Estetiksel Yobazlık

    Ahlakın estetik standartları olduğunu anlatır Nietzsche. Hepimizin çoğu kez duyduğu kelebek ve hamam böceği ölümünde ortaya çıkan ayrımın, görüntü üzerine tayin ettiği sıfatları eleştirir. Eleştirisine şu cümlelerle yer verir:

    “Bir hamam böceği öldürürsen kahraman, bir kelebeği öldürürsen şeytansın. Ahlakın estetik standartları vardır.”

    Bu anlatıya göre, ahlakın standartları şekillere göre değişiklik göstermektedir. Görüntülerin anlam temellendirilmesi ise henüz inanç dışında yapılmamışken, salt bir görünüş üzerine değerlendirme yapılması fazlasıyla yobazlıktır. Burada gerçek bir ahlaki bakış açısı ele alınacaksa, estetik olarak “cân” kavramı yeterli olmalıdır.

    Kendi Renginden Haberdar Olmamak

    Araştırmalara göre, kelebekler insanlara göre daha fazla renk spektrumuna sahiptir. Biz üç ana renk reseptörüne, yani kırmızı, yeşil, maviye (RGB) sahibiz. Ama kelebeklerde dört veya daha fazla reseptör vardır. Bu da demek oluyor ki, kelebekler bizden daha fazla renk görebilirler. Bu perspektiften baktığımızda, insan kelebeğin gerisindedir.

    Fakat yine araştırmalara göre, kelebeklerle ilgili farklı bir bilgi daha mevcuttur. Kelebekler, görme açıları nedeniyle kendi kanatlarının tamamını net bir şekilde göremezler. Yani o eşsiz desenleri ve renkleri, kendilerinden çok başkaları görür. Bu bilgiye dayanarak bir soru sormak istiyorum:

    Hamam böceğini gören ve kendi renginden habersiz kelebeğin ahlaki standart literatüründe siyah bir renk kendisinden daha renkli değil midir?

    Ahlaki Standartlaştıramadıklarımızdan Mısınız?

    “Standart” kelimesini, yaşadığım müddetçe sevmedim. Çünkü standartlar kişi, makam, şöhret, görüntü vb. üzerine değişkenlere sahip olmakla beraber “adamına göre” muamelesine de tabidir. Bu değişkeni belirleyen en büyük değişken “para” cinsidir. Hatta paraların bile arasında değişkenler mevcuttur. Bunlar, paraların uluslararası gücüne göre değişir. En güçlü paralar, en çok hamam böceği öldürenlere aittir. Yine ahlak standartlarına göre en yüksek mertebede olan onlardır. Kelebekse, kanatları sebebiyle yerde sürünmediği için insan hakları bile kendisi için çıkmış olabilecek kadar değerlidir.

    Fabrika bantlarından inen tüm üretim malzemeleri, kalite standartları gereğine göre üretilir. Kalitenin standartlarının olması, aslında insandaki ahlaki standardın eşyalaştırılmış olabileceği anlamına da gelebilir. Standart iki yüzlüdür. Değişen kaliteye göre kendini beyan eder. Bu yüzden samimi bir insana göre ahlak standart olamaz. Ahlakın gerçeği vardır, biz buna hakikat diyoruz.

    Tanımak ve Tanı Koyamamak

    Tanımak, bir anlam yüklemektir. Tanı koyamamak ise tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır. Hamam böceği, kelebek ve insan üçgeninde konuyu ele aldığımızda, aslında perspektifin ne kadar değişken olduğu aşikârdır. Yaratılış serüvenine ve amacına baktığımızda, iki böcek de kendi hayatına ve kendi yoluna bakmaktadır. Birbirleriyle ilgili herhangi bir sorun yaşamamaktadır. Birisi gökyüzünü, diğeri yeryüzünü tanımaktadır. Onları tanıdığını zanneden ve ahlaki bir estetik geliştirmeye çalışan insan ise, henüz hangi durakta olduğunu bile bilmemektedir.

    Sahi, hamam böceği ve kelebeğin dönüp bize baktığındaki ahlaki standartları nedir?

Yorumlar